Alem Kaça Ayrılır ?

Selin

New member
Alem Kaça Ayrılır?

Alem, evrende var olan tüm varlıkların, olguların, güçlerin ve etkilerin genel bir terim olarak ifade edilmesidir. Felsefi ve dini bir bakış açısıyla alem, genellikle doğadaki her şeyin yaratıldığı, düzenlendiği ve bulunduğu bir bütün olarak düşünülür. Bu bütün, çeşitli inanç sistemlerinde farklı şekillerde sınıflandırılır. İslam düşüncesinde, Alem'in kaç farklı kısma ayrıldığı hakkında geniş bir tartışma vardır. İslam’ın çeşitli okullarında ve tasavvufî anlayışta, alem farklı yönlerden ele alınabilir. Alem, genellikle üç ana başlık altında incelenir: Mülk Alem, Melekût Alem ve Cebbârût Alem. Bu başlıklar, insanın algılayabileceği fiziksel dünyadan, yalnızca ruhsal ve manevi düzeyde hissedilebilen derin gerçekliklere kadar uzanır.

Mülk Alem

İlk olarak, Mülk Alem’den bahsedelim. Mülk Alem, insanların doğrudan deneyimleyebildiği, gördüğü, duyduğu ve dokunduğu fiziksel dünyayı ifade eder. Bu alemde, maddi varlıklar yer alır ve insanlar bu dünyada günlük yaşamlarını sürdürürler. Mülk, Arapça bir kelime olup “mülk etmek”, “sahip olmak” anlamına gelir. Mülk Alem, bu yüzden insanların sahip olduğu nesnelerin, varlıkların ve görünür olan her şeyin toplamıdır. Fiziksel dünya burada, gözlemlerle ve bilimsel yöntemlerle anlaşılabilecek bir düzlemde var olur. Bu alemde insanlar bedenleriyle varlık gösterir ve insanlık tarihinin büyük bir kısmı, bu alemdeki varlıklarla etkileşim içinde geçer.

Mezopotamya Mitolojilerinde Alemin Sınıflandırılması

Farklı kültürlerde de alemin çeşitli düzeylerde sınıflandırılması yapılmıştır. Mezopotamya mitolojilerinde de farklı alemler söz konusudur. Bu mitolojilerde, gökyüzü, yeraltı dünyası ve yüzey dünyası gibi çeşitli alem katmanları mevcuttur. Bu tür eski mitolojik bakış açıları, zamanla dini öğretilerde de yer bulmuş ve alemin çeşitli dereceleri olarak yorumlanmıştır.

Melekût Alem

Melekût Alem, daha çok ruhsal bir alem olarak kabul edilir. Bu alem, insanların doğrudan duyuları ile algılayamadığı ancak manevi bir idrak ile hissedilebilen bir düzeydir. Melekût, “melekler alemi” anlamına gelir. Burada varlıklar, fiziksel değil, ruhsal bir yapıya sahiptir. Melekler, ruhlar, kutsal varlıklar ve Tanrı'nın emirlerine tabi olan diğer yaratıklar Melekût Alem’de bulunur. Bu alemde maddi dünyadan farklı olarak, zaman ve mekan kavramları çok farklı işlevlere sahip olabilir. İslam tasavvufunda Melekût Alem, insanın arınması, nefsini temizlemesi ve manevi bir yola girmesi açısından önemli bir anlam taşır. Bu alemde insanlar bazen ruhsal bir uyanış yaşayabilirler ve bu, onların manevi yolculuklarının başlangıcı olarak kabul edilebilir.

Cebbârût Alem

Cebbârût Alem, daha yüksek bir düzeyde var olan bir alem olarak kabul edilir. Bu alemde, insan aklının ve duyularının erişemediği, yalnızca ilahi gerçekliklerin ve mutlak varlıkların bulunduğu bir düzlem bulunur. Cebbârût, mutlak gücün, kudretin ve iradenin hüküm sürdüğü bir alemdir. Burada, her şey Tanrı’nın mutlak iradesine tabidir ve insanların bu aleme dair bilgisi ya çok sınırlıdır ya da hiç yoktur. Cebbârût Alem, Tasavvuf'ta Tanrı’ya en yakın, en saf alem olarak kabul edilir ve oraya ulaşabilmek için manevi bir derinliğe inmek gereklidir. Bu alem, bazen varlıkların yaratılmasında veya yaratılışın gerçek anlamının anlaşılmasında önemli bir yer tutar.

Alemin Diğer Sınıflandırmaları

Bazı düşünürler, alem kavramını daha farklı açılardan ele almışlardır. Örneğin, batı felsefesinde de alemin sıklıkla tasnifleri yapılmıştır. Özellikle Orta Çağ felsefesinde, evrenin düzeni ve işleyişi ile ilgili çeşitli görüşler ortaya atılmıştır. Alemin katmanlarını ele alırken bazen, fiziksel, manevi ve ilahi gerçeklikleri birbirinden ayrı olarak tartışan filozoflar da olmuştur. Bunun dışında, Hindistan’a ait mistik öğretilerde ise, alemler daha çok ruhsal gelişim aşamaları olarak görülür. Birçok farklı mistik anlayışa göre, insanın manevi yolculuğu belirli alemler arasında bir geçiş süreci olarak kabul edilir.

Alem ve İnsan İlişkisi

Alem kavramı, insanlık için sadece bir evren tasviri değil, aynı zamanda insanın kendisini ve evreni anlaması adına önemli bir yol haritası sunar. İnsan, bu alemleri deneyimleyerek, hem dış dünyayı hem de içsel dünyasını daha iyi anlayabilir. Mülk Alem, insanın fiziksel gerçekliğini, Melekût Alem, insanın manevi ve ruhsal yönlerini, Cebbârût Alem ise ilahi kudreti ve mutlak gerçeği simgeler. İnsan bu alemler arasında geçiş yaparken, hem dışsal hem de içsel bir dönüşüm yaşayabilir.

Alem Üzerine Düşünceler

Sonuç olarak, Alem’in kaça ayrıldığına dair çeşitli görüşler bulunmaktadır. Bu görüşler, kişinin ait olduğu dini veya felsefi sistemle yakından ilişkilidir. İslam’daki üçlü sınıflandırma – Mülk, Melekût ve Cebbârût – evrenin farklı katmanlarını ve insanın bu katmanlar arasındaki yolculuğunu temsil eder. Farklı inanç sistemlerinde ise, alemin daha çok manevi bir boyutta veya daha çok somut bir düzeyde ele alındığı görülebilir. İster batıda ister doğuda olsun, alemin sınıflandırılması insanın varoluşunu, yaşam amacını ve evrendeki yerini anlaması için önemli bir araçtır. Bu sınıflandırmalar, her bir birey için farklı bir anlam taşısa da, genel anlamda insanın evrenle ve Tanrı ile olan ilişkisini açıklamak adına büyük bir öneme sahiptir.

Sonuç

Evrendeki her şeyin bir düzen içerisinde var olduğunu düşünmek, insanı hem dünyevi hem de manevi bir yolculuğa çıkmaya davet eder. Alem, farklı inanç sistemlerinde farklı şekillerde tanımlansa da, nihayetinde her biri insanın varlık ve evrenle olan ilişkisini keşfetme arzusunun bir yansımasıdır. Alemin kaç farklı düzeyden oluştuğunu ve bu düzeylerin insan hayatına nasıl etki ettiğini anlamak, insanlık için her zaman bir arayış olmuştur.
 
Üst